İsrail-İran: Barbarların Yanında Değil, Karşısındayız! – EÖC

Ortadoğu büyüyen haksız savaşlar cehennemi bir ortam yaratmaya devam ediyor.

Siyonist soykırımcı İsrail rejimi İran’a saldırarak, Ortadoğu’da sürmekte olan hegemonya, işgal ve soykırım savaşını yeni bir aşamaya taşıdı. Siyonist soykırımcı İsrail rejiminin ABD ve batılı emperyalist blokun Ortadoğu’daki barbar bir saldırı aracı olduğu daha kuruluşundan itibaren açıktır. Filistin halkına 78 yıldır aralıksız süren soykırım savaşını son iki yılda doruk noktasına ulaştırmıştır.

Elbette onun rolü sadece Filistinle sınırlı değildir. Tüm Ortadoğu’daki ilerici ve demokratik güçlerin bastırılması için batılı emperyalistlerin uşağı gerici rejimlerle ittifak yapılması, her türlü saldırganlığa ortak olunması soykırımcı rejimin ana karakteristik özelliklerinden biridir.

Son iki yıldır Filistinde, Gazze’de başlayan isyandan, Lübnan, Yemen ve Suriye’ye uzanan büyük gelişmeler zinciri içinde, siyonist soykırımcı rejim ABD ve diğer batılı emperyalistlerin desteğiyle Ortadoğu’da başat hegemonik güç olduğunu tüm diğer bölge devletlerine açıkça zor kullanarak kabul ettirmeye çalışıyor. İşgalci yayılma, her türden saldırganlık, katliam, yaptırmlar, sabotajlar bu sürecin birer parçası durumunda. İran’a yapılan saldırı da esas olarak bu bölgesel hegemonik güç olma mücadelesinin bir parçasıdır. Başta ABD olmak üzere batılı emperyalist güçler açısından bu, aynı zamanda Ortadoğu’da kendilerine rakip ya da muhalif tüm güçlerin sindirilmesi ve yok edilmesi, işbirlikçi tüm rejimlerin yeniden hizaya sokulması, bu bağlamda tüm dengelerin yeniden kurulması sürecinin bir parçasıdır.

İran’a yapılan saldırı bu anlamda esas olarak İsrail üzerinden ABD ve tüm batılı emperyalistlerin ortak operasyonudur. Emperyalist saldırganlığın ve siyonist yayılmacılığın, vahşetin açık ifadesidir. İran’ın nükleer silah programı iddiası ise bu hegemonya ve paylaşım savaşının sadece basit bir gerekçesidir. Saldırıyı geliştiren batılı emperyalistlerin tümü nükleer silahlara sahiptir. Saldırı yapan soykırımcı İsrail ise on yıllardır nükleer silahlara sahiptir.

Öte yandan, şu apaçık ortadadır. Bu çatışmanın diğer tarafı İran İslam Cumhuriyeti barbar dinci faşist diktatörlüktür. İran, siyasal, etnik, cinsi, dini ve mezhepsel açıdan tam anlamıyla bir halklar hapishanesidir. Kadınlar, gençler, işçiler, Kürtler, Azeriler, Beluciler, Araplar, Aleviler, sunniler kısacası rejim yanlısı olmayan her insan, her farklılık ağır bir saldırı altındadır. Tüm demokratik haklar ayak altındadır. Son 45 yılda 100 bini aşkın demokrat, komünist, devrimci, kadın hakları savunucusu, Kürt, Beluc ve diğer halklardan demokratik güçler idam, katliam, işkence vb barbarca yollardan katledilmiştir. Her türlü özgürlük sıfırlanmıştır. Daha iki yıl önce Mahsa Jina Amini isimli Kürt kadın giyim kuşamı nedeniyle işkence ile katledilmiş, ardından gelişen isyanda resmi rakamlara göre 600’ün üzerinde gösterici bu barbar devlet tarafından katledilmiştir.

Bu kanlı dinci faşist diktatörlük aynı zamanda kendi siyasal islamcı ve Fars üstünlükçü ideolojisi temelinde yayılmacıdır. Nihai hedefi zor yoluyla başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada kendi anlayışına uygun barbar bir siyasal islamcı düzen kurmaktır.

Bu bağlamda, bugün İsrail tarafından yapılan saldırıyla bir adım daha geliştirilen hegemonya savaşının her iki tarafı da gericidir, barbardır, halkların düşmanıdır.

İşçiler, emekçiler, ezilen halklar, kadınlar, gençler ve tüm dünya halkları bu barbar hegemonya savaşının tarafı olamaz, olmamalıdır. Bu gerici, yayılmacı, hegemonyacı kapitalist devletlerin savaşıdır. Emekçi halkların kurtuluş yolu her türlü savaşın ve yoksulluğun kaynağı olan emperyalist-kapitalist dünya sisteminin ortadan kaldırılmasıdır. Onların arasında taraf olmak değildir.

Devrimci sosyalistler yüz yılı aşkın süredir bu tür savaşlarda doğru olan yolu apaçık göstermişlerdir. Bu yol gerici savaşlara karşı devrimci iç savaş yoldur. Halkların gerici devletlerin amaçları için birbirine kırdırılmasına karşı, her ülkede egemen gerici devletlere ve güçlere karşı devrimci mücadeleyi, isyanı ve devrimci iç savaşı geliştirmektir.

İran’da ve İsrail’deki tüm demokratik ve devrimci güçlerin önündeki yegane kurtuluş seçeneği budur.

İran’da devrimci ve demokratik güçler bu yönlü çağrıları daha şimdiden yapmıştır. Bunları gönülden ve tümüyle destekliyoruz. İsrail’de de benzeri biçimde soykırımcı, siyonist rejime karşı benzer bir tutumun gelişmesi, İsrail halkının bölge halklarıyla barış ve insanca yaşam temelinde birlikte yaşamasının yegane yoludur.

Gerici savaş çığırtkanlığına karşı halkların isyanıyla, devrimci kurtuluş mücadeleleriyle yanıt verelim.

Yayılmacı, Hegemonyacı, Gerici Savaşlara Karşı Devrimci İç Savaş!

Tek Yol İsyan ve Direniş!

Tek Yol Devrim!

EMEK VE ÖZGÜRLÜK CEPHESİ